Diyarbakır Escort Bayanlar
Diyarbakır Escort’ın tarihi surlarının ardında, taş sokakların sessizliğe büründüğü soğuk bir kış gecesiydi. Hava ayaz, gökyüzü bulutlarla kaplıydı. İnce ince yağan kar, Hevsel Bahçeleri’ne doğru uzanan dar sokakları beyaza boyuyordu. Eski bir taş konağın önünde, elinde küçük bir fenerle yürüyen yaşlı adam dikkat çekiyordu. Üzerinde kalın bir şal, sırtında eski bir palto vardı. Şehrin derin tarihine tanıklık etmiş bu adamın adı Halil’di.
Halil, gençliğinde bu sokaklarda arkadaşlarıyla koşmuş, surların dibinde hikâyeler dinlemişti. Ama yıllar geçmiş, şehir değişmişti. O gece, içini garip bir his kaplamıştı. Sanki bir şeyler olacaktı.
Tam o sırada, karşısına bir çocuk çıktı. Üzerinde ince bir kazak, ayağında eski bir ayakkabı vardı. Küçük ellerini ovuşturuyor, dişleri titriyordu. Halil, çocuğun yüzüne dikkatlice baktı.
“Evladım, bu saatte ne yapıyorsun sokakta?” diye sordu.
Çocuk, başını öne eğdi. “Eve gitmem lazım ama yolumu kaybettim,” dedi kısık bir sesle.
Halil’in yüreği burkuldu. Çocuğun ellerinden tuttu. “Hadi bakalım, seni evine götürelim,” dedi.
Surların gölgesinde, tarihi Ulu Cami’nin yanından geçerek çocuğun tarif ettiği yöne doğru yürüdüler. Şehir uyuyordu ama Diyarbakır’ın ruhu hâlâ canlıydı. Sokak lambalarının titrek ışığında, eski taş duvarlar geçmişten fısıltılar taşıyordu.
Bir süre sonra, çocuğun evi olduğunu söylediği küçük bir kapının önüne geldiler. Halil, kapıyı tıklattı. Birkaç saniye sonra yorgun yüzlü bir kadın kapıyı açtı. Çocuğu görünce gözleri doldu, onu sıkıca kucakladı.
“Allah razı olsun amca,” dedi kadın. “Bu soğukta dışarıda kalmasaydı…”
Halil gülümsedi. “Önemli değil kızım, önemli olan çocuğun güvende olması.”
Tam arkasını dönüp gidecekken kadın, “İçeri girin, bir çay için,” diye ısrar etti. Halil önce tereddüt etti, ama sonra kabul etti. Sıcacık odada demlenen çayın kokusu, dışarıdaki soğuk geceye meydan okuyordu.
Halil, bardağından bir yudum aldı ve düşüncelere daldı. Diyarbakır Eskort’ın tarihi kadar eski ve derin olan insan sevgisi, bu gece bir çocuğun yüzünde, bir annenin gözyaşında yeniden hayat bulmuştu.
Dışarıda rüzgâr surların üzerinden esmeye devam ediyor, kar Diyarbakır’ın dar sokaklarını usulca örtüyordu. Ama o evin içinde, sıcacık bir kış gecesi yaşanıyordu.