Escort

Diyarbakır’da Bir Yabancı: Rus Escort

5/5 - (1 vote)

Mila, Rusya’nın soğuk şehirlerinden birinde doğmuş, Rus Escort ama sıcak iklimlere ve farklı kültürlere olan ilgisi onu bambaşka bir coğrafyaya sürüklemişti. Üniversitede arkeoloji okurken Mezopotamya medeniyetleri üzerine yaptığı araştırmalar, onu bir gün mutlaka Diyarbakır’a getirecekti. Ve öyle de oldu.

Genç kadın, üniversitedeki hocasının önerisiyle, Diyarbakır’da bir kazı ekibine katılma fırsatı buldu. 2023 yılının baharında, bembeyaz teni ve uzun sarı saçlarıyla Diyarbakır’a ilk kez adım attığında, şehrin havası bile ona farklı gelmişti. İnsanların sıcaklığı, dar sokaklardaki tarih kokusu ve eski surların ihtişamı, onu büyülemişti.

Ancak Diyarbakır Rus Escort ’a alışmak sandığı kadar kolay olmadı. İlk günlerde sokakta yürürken herkesin ona merakla baktığını fark etti. “Yabancı mısın?” sorularını sıkça duyuyordu. Başta biraz çekinse de, zamanla bu ilgiyi dostça sohbetlere çevirmeyi öğrendi. Yerel halktan biri gibi olmak istiyordu, bu yüzden Kürtçe ve Türkçe kelimeler öğrenmeye başladı. Çarşıdaki esnafla konuşmaya, sokak satıcılarından alışveriş yapmaya başladı.

Ama en büyük değişim, Süleyman adında bir gençle tanıştığında oldu. Süleyman, kazı ekibine lojistik destek sağlayan yerel bir rehberdi. Sessiz, ağırbaşlı ama inanılmaz bilgiliydi. Tarihe olan sevgisi, Mila’nın gözlerini kamaştırıyordu. Onun sayesinde Diyarbakır Beyaz tenli escort’ı sadece bir turist gibi değil, bir yerli gibi yaşamaya başladı. Birlikte Mardin Kapı’dan Hevsel Bahçeleri’ne yürüdüler, On Gözlü Köprü’de gün batımını izlediler, hatta bazen Diyarbakır usulü ciğer yemek için sabahın erken saatlerinde çarşıya indiler.

Aylar geçti, Mila kendini artık yabancı gibi hissetmiyordu. Bir gün, kazı çalışmaları sırasında eski bir taş levha bulduklarında, heyecanla Süleyman’a koştu. “Bak, burada ne yazıyor?” diye sordu. Süleyman taşı inceledi, hafifçe gülümsedi ve “Bu, geçmişin bugüne bıraktığı bir selam,” dedi. O an Mila, Diyarbakır’a sadece tarih için gelmediğini, burada bir parçasını bırakacağını anladı.

Kazı sezonu bittiğinde geri dönmesi gerekiyordu ama o artık kararsızdı. Süleyman’a döndü, gözlerinin içine baktı ve sordu: “Sence burası benim de memleketim olabilir mi?”

Süleyman hafifçe başını salladı. “Sen zaten buranın bir parçası oldun, Mila.”

Ve o gün, Diyarbakır’ın gökyüzüne bir hikâye daha eklendi.